Bosanma Avukati

Boşanma Avukatı

BOŞANMA SEBEPLERİ VE SÜRECİ

Boşanma, geçerli olarak kurulmuş olan bir evlenmenin eşlerin sağlığında kanunda öngörülen sebep ve koşullara dayanarak mahkeme kararıyla sona erdirilmesidir. Türk Medeni Kanunu'na göre, eşlerden birinin zina, cana kast, kötü muamele ve onur kırıcı davranışlarda bulunması, suç işlemesi ve haysiyetsiz bir hayat sürmesi, ortak konutu haksız yere terk etmesi ,akıl hastalığının bulunması hallerinde diğer eş boşanma davası açabilir. Evlilik, telafisi mümkün olmayan bir şekilde çekilmez hale gelmiş ve müşterek yaşamın sürdürülmesi zorlaşmışsa, eşlerden herhangi biri boşanma davası açabileceği gibi, boşanma davası eşler arasında anlaşmalı olarak da açılabilir. Yukarıda sayılan hallerin varlığında eşler boşanma yerine ayrılık talebinde bulunabilirler. Boşanma davası açıldığı zaman, dava süreci boyunca aile mahkemesi muhtaç tarafından barınma, nafaka, çocuk bakımı ve çocuk korunması için gerekli tedbirler alınır, dava sonuçlanmadan önce tedbir nafakasına hükmedilebilir.

BOŞANMANIN SONUÇLARI

Boşanma sebeplerinin ispatlanması halinde aile mahkemesi tarafların boşanmasına karar verir. Boşanan (kadın) kızlık soyadını alır, ancak eski kocanın soyadını kullanmaktan kaynaklanan bir menfaati varsa, talebi üzerine aile mahkemesi tarafından eski eşin soyadını kullanmasına karar verilebilir. Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşen taraf, geçim ihtiyacını karşılamak için diğer tarafın mali gücü oranında nafaka talep edebilir. Nafaka boşanma davası boyunca talep edilebileceği gibi, boşanma sonrası için de talep edilebilir. Boşanma nedeniyle mevcut ve müstakbel menfaatleri zarar gören ve diğer eşe göre daha hafif ihmali bulunan eş, diğer eşten tazminat talep edebilir. Ayrıca kişilik hakları ihlal edilen taraf, maddi tazminatın yanı sıra manevi tazminat da talep edebilir.

VELAYET

Boşanma sürecinin en zor konusu müşterek çocukların velayetidir denilebilir. Dava dilekçesinde malvarlığı tek seferlik bir anlaşma olarak taraflar arasında bölünebilir. Ancak boşanma kesinleştikten sonra velayet düzenlemelerinin etkisi devam etmektedir. Boşanma davalarında karşı tarafı uygun olmayan ebeveyn olarak göstermek yaygın bir taktiktir. Bu yaklaşımın amacı, çocukların velayetini almak, diğer tarafın ziyaret haklarını sınırlamak, çocukları zarardan korumak veya mahkemeyi velayetin verilmesi gereken taraf olunduğuna dair ikna etmektir. Türkiye'deki aile düzenlemeleri, özellikle ebeveynlerin boşanma kararı aldığında çocuklarla ilgili kuralları içermektedir. Velayet ile ilgili kurallar 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nda yer alan ve çocuğun doğumundan 18 yaşına kadar velayet hakkının anne ve babaya ait olduğunu hükme bağlamaktadır.

Boşanma kararında çocuk evlilik sırasında doğmuşsa ebeveynlerden birine, evlilik birliği dışında doğum yapmışsa anneye verilir. Her iki ebeveyn, çocuğun 18 yaşına kadar yasal temsilcisidir. 18 yaşın ikmaliyle müşterek çocuklar artık reşit olduklarından ebeveynler artık onlar adına hareket edemeyeceklerdir.

ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVALARI

Çekişmeli boşanma davaları daha karmaşık ve uzun süreli davalardır.Bu yüzden Boşanma avukatı ile anlaşmak önemlidir. Çekişmeli boşanma davası açıldıktan sonra duruşma tarihinin gelmesi en az 6 ay sürebilir. Çekişmeli boşanma davaları, eşlerden biri tarafından yukarıdaki gerekçelerle açılabilir. Çekişmeli boşanma davaları daha karmaşıktır ve Türkiye'de sonuçlanması 1 yıldan 5 yıla kadar sürebilmektedir. O yüzden boşanma avukatınızın davanızı takip etmesi önem kazanır. Bu nedenle boşanma sürecinde herhangi bir sorun yaşamamak ve zaman kaybetmemek için gerçek bir boşanma avukatı seçmek çok kritik önem taşımaktadır.

A- GENEL BOŞANMA SEBEPLERİ

- Evlilik birliğinin sarsılması
- Anlaşmalı boşanma
- Eylemli ayrılık sebebiyle boşanma

B- ÖZEL BOŞANMA SEBEPLERİ

- Zina
- Hayata kast
- Pek kötü veya onu kırıcı davranış
- Suç işleme Haysiyetsiz hayat sürme
- Terk
- Akıl hastalığı

ALDATMA (ZİNA)

Boşanma avukatı tutup boşanmaya sebeb olarak gösterilen zina olayının varlığının kanıtlanması durumunda kadın veya erkek kusursuz eşin açmış olduğu davada bu olayın evlilik birliğine etkisine bakılmaksızın boşanma kararı verilmelidir.

Mutlak Boşanma avukatı tutup boşanmaya sebeb olan maddi olayın evlilik birliğinin temelinden sarstığı karinesine göre böyle bir sarsılmadan sonra evlilik birliğinin sürdürülmesinin taraflardan beklenilemeyeceği kesin olduğu için evlilik birliğine etkisine bakılmamaktadır. Zina sebebiyle boşanma kararı verilebilmesi için aşağıda ki koşulların gerçekleşmesi gerekmektedir.
- Evlilik koşulu
- Cinsel ilişki koşulu
- Kusur koşulu
Türk Medeni Kanunu'nun 161. maddesi, eşlerden birinin zina yapması durumunda diğer eşin evliliğin sona ermesi için dava açabilir. Karı veya koca, bu aldatmayı öğrendikten sonra altı ay içinde ya da hak düşürücü süre olan 5 yılın içinde evliliğin sona ermesi için dava açmalıdır, aksi takdirde dava açma hakları sona erer. Aldatma kesin olarak işlenmişse, işlendiği tarih, yukarıda belirtilen yasal başvuru süresinin başlangıcı olarak sayılır. Diğer eş aldatmayı affederse, dava açma hakkı sona erer. Bu tür af sözlü veya yazılı olarak bildirilebilir.

HAYATA KAST KAVRAMINA GİREN DAVRANIŞLAR

Hayata kast karı veya kocadan birinin, diğer eşi öldürmek amacıyla yaptığı eylemdir.
- İntihara teşvik
- Elverişsiz araç kullanımı
- İstenildiği halde sonuç alamama
- Ölüm tehlikesine seyirci kalma
Bütün bunlar hayata kast kavramına giren davranışlardır.

HAYATA KAST KAVRAMINA GİRMEYEN DAVRANIŞLAR

- Öldürme tehdidi
- Öldürme amacı bulunmaya eylem
- Eşin yakınlarına yönelik eylem

Bütün bunlar hayata kast kavramına girmeyen davranışlardır. Hayata kast kusura dayanan bir Boşanma avukatı tutup boşanmaya sebeb olan olduğu için öldürmeye kalkışan eşin akıl hastası veya ayırt etme gücünden yoksun bulunmaması gerekir. Hayata kast mutlak nitelik taşıyan bir Boşanma avukatı tutup boşanmaya sebeb olan olduğu için eşlerden birinin diğerini öldürmeye yönelik bir eylemde bulunduğunun kanıtlanması durumunda boşanmaya karar verilmelidir.

KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS VE PEK KÖTÜ MUAMELE’DE BULUNMA

Türk Medeni Kanunu'nun 162. maddesi, eşlerden birinin diğerini kasten öldürmeye teşebbüs etmesi, kötü muamelede bulunması veya ağır şekilde küçük düşürmesi halinde, diğer eşin boşanma davası açabileceğini hükme bağlamıştır. Bu hukuki sebeplerden ilki, eşlerden birinin diğerini öldürmeye yönelik kötü niyetli teşebbüsü olarak tanımlanmaktadır. Eşlerden biri diğerini öldürmek anlamına gelecek şekilde hareket ederse, bu hukuki sebep gerçekleşmiş sayılır. Bu hukuki sebeplerden ikincisi, eşlerden birinin diğerine kötü muamele de bulunmasıdır. Diğer eşi acımasızca dövmek, bir odaya kilitlemek, ayaklarını,ellerini bağlamak veya aç bırakmak kötü muameleye örnektir. Öldürmeye teşebbüs ile kötü muamele arasındaki fark, kötü muamelenin diğer eşi öldürmeye veya onu intihara teşvik etmeye yönelik olmamasıdır. Bu hukuki sebeplerden üçüncüsü, eşlerden birinin diğeri tarafından ağır şekilde aşağılanmasıdır. Diğer eşi aile evinden atmak veya hakaret etmek de dahil olmak üzere onurunu zedeleyecek şekilde davranmak olarak tanımlanabilir. Bu tür eylemler mahkemeye sözlü veya yazılı olarak bildirilebilir. 162'de belirtilen zaman aşımı ve af kurallarına tabidir.

PEK KÖTÜ DAVRANIŞ SEBEBİYLE BOŞANMA

Bedensel pek fena muamelelerin maddi nitelikte gerçekleşen şekli pek kötü davranış olarak boşanma sebebini oluşturur.

1- EŞİN VÜCUT BÜTÜNLÜĞÜNE SALDIRI

Bu pek kötü davranışlar şunlardır;
- Zulüm
- İşkence
- Ağır eziyet
- Acımasızca dövmek
- Aşırı derecede cinsel ilişkide bulunmak
- Anormal cinsel ilişkiye zorlamak

2- EŞİN SAĞLIĞINA SALDIRI

Bu davranışlar şunlardır;
- Aç bırakmak
- Hastalık aşılamak
- Mahzene kapatmak
- Soğuk taş üzerinde çıplak bırakmak
- Hapsetmek

PEK KÖTÜ DAVRANIŞIN BELİRLENMESİ

Davalı tarafından gerçekleştirilen eylemin pek kötü davranış sayılıp sayılmayacağını hakim belirleyecektir. Aile mahkemesi hakimi davacı ve davalının;
- Karakterlerine
- Kültür düzeylerine
- Sosyal niteliklerine
- Eğitim durumlarını
- Yaşadıkları çevrenin yargı ve gelenekleri
- Yöresel yaşam ve davranış biçimlerini dikkate almalıdır.
Pek kötü davranışlar kusura dayanan boşanma sebebidir. Akıl hastası veya ayırt etme gücünden yoksun eşe karşı pek kötü davranış sebebiyle boşanma davası açılamaz. Pek kötü davranış sebebiyle boşanma davalarında dava haklarının iki halde ortadan kalktığını görmekteyiz; hak düşürücü süre, af.

SUÇ İŞLEME VE HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME

Türk Medeni Kanunu'nun 163. maddesi, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürmenin yasal dayanaklarını tanımlar. “Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürerse bu sebeplerden ötürü onunla yaşaması diğer eşten beklenmezse , bu eş her zaman boşanma davası açabilir” Söz konusu hüküm , “küçük düşürücü suç” terimini yüz kızartıcı suç olarak tanımlamaktadır. 1982'de değiştirilen Anayasa'nın 76(2). Maddesi “yüz kızartıcı suç” terimini zimmete para geçirme, yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma ve hileli iflas olarak tanımlamaktadır.

Yukarıda sayılan yüz kızartıcı suçlardan herhangi biri nedeniyle evliliğin feshi başvuruları Medeni Kanunda yer alan zamanaşımı kurallarına tabi olmayacaktır. Haysiyetsiz hayat sürme terimi, toplumun ahlakına, haysiyetine, onuruna veya özsaygısına saygı duymayan bir yaşam biçimi olarak tanımlanmaktadır. Bu veya daha fazla bilgi için Boşanma avukatı ile anlaşmanızı öneririz. Bu tür suç veya makul olmayan davranışlar, taraflar evlenmeden önce işlenmiş olabilir. Böyle bir fiil işlenmişse ve diğer eş için evliliği çekilmez hale getirmişse, boşanma için hukuki sebep olarak kabul edilecektir.

AKIL HASTALIĞI

Türk Medeni Kanunu'nun 165. maddesi, eşlerden birinin akıl hastalığına yakalanması halini düzenler. Bu hastalık neticesinde evlilik diğer eş için çekilmez hale gelmişse eşini bir devlet hastanesinin sağlık kuruluna götürerek, söz konusu akıl hastalığının varlığını teyit etmek için bir rapor düzenlemesini isteyebilir. Tedavi edilemezse diğer eş boşanma davası açma hakkına sahip olacaktır. Bu her akıl hastalığının boşanma için özel bir yasal dayanak olarak kabul edileceği anlamına gelmez, ancak yalnızca şizofreni veya paranoya gibi tedavi edilemez olanlar bu kategoriye girer. Bu tür bir evlilik birliğini çekilmez hale geldiğinin ispatı dava açan tarafa aittir.

TERK SEBEBİYLE BOŞANMA

Terk sebebiyle boşanma kararı verilebilmesi için;
- Eşlerden biri ortak yaşamdan ayrılmış olmalıdır.
- Ortak yaşama son vermek kastı bulunmalıdır.
- Ayrılık hukuka aykırı olmalıdır.
- Davet edilen konut hazırlanmış olmalıdır.
- Aile mahkemesince ihtar yapılmış olmalıdır.
- İhtarın noter tarafından yapılması istenebilir.
- İhtar samimi olmalıdır.
- İhtar sonuç doğurmalıdır.
- Yargılama usulüne uygun yapılmış olmalıdır.

Gerçek terk, eşlerden birinin;
- İradi olarak
- Hukuka aykırı bir şekilde ortak yaşamdan ayrılmasıdır.
- ( terk vardır ) denilebilmesi için şu koşulların gerçekleşmesi gerekir;
- Yatak ayrılığına
- Tabak ayrılığına
- Konut ayrılığına ihtiyaç vardır.

Terk sebebiyle boşanma davası terk edilen eş tarafından açılabilir, terk eden eş bu sebebe dayanarak boşanma davası açamaz. Eşlerden birinin iradi ve hukuka aykırı bir şekilde ortak yaşamdan ayrılması gerçek terk olarak kabul edilirken diğerine ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş açısından da terk düzenlemesi kabul edilmiştir. Yapıntı terke maruz bırakan eş tarafından terk sebebiyle boşanma davası açılamaz. Terk etmeye zorlanan ya da haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engellenen eş, ortak konuttan uzaklaştırıldığı günden itibaren dört ay beklemelidir. Dört aylık bekleme süresinden sonra ortak yaşamdan uzaklaştırılan eşin bulunduğu yerde ki mahkemeye ihtar istemi ile başvuruda bulunmalıdır.Davanızı takip için Boşanma avukatı ile anlaşmanız tavsiye edilir. Çağrı yapan eş iki aylık dönemde uygun gördüğü bir zamanda eve dönebilir. Çağrı yapan eş eve geldiğinde evi kapalı bulabilir çağrı yapılan eş “seni eve kabul etmiyorum “ diyebilir. İleri de açacağı boşanma davasında konut olmak üzere evin kapalı olduğunu noter, karakol, muhtarlık tarafından bir tutanakla tespit ettirebilir. Çağrı yapan eş tarafından açılacak olan terk sebebiyle boşanma davasında çağrı yapan eş evlilik birliğinin çekilmez duruma geldiğini kanıtlamak zorunda değildir. Terk sebebiyle boşanma davası mutlak bir Boşanma avukatı tutup boşanmaya sebebidir.

ONU KIRICI DAVRANIŞ SEBEBİYLE BOŞANMA

Onur kırıcı davranış yazılı ya da sözlü olarak herhangi bir araçla gerçekleştirilebilir. Davalı tarafından gerçekleştirildiği kanıtlanmış olan cep telefonundan mesaj, mektup, duvara yazma, pankart asma, gazete ilanı vb araçlarla da onur kırıcı davranış sergilenebilir. Her türlü onur kırıcı davranış değil ağır derecede onu kırıcı bir davranış Boşanma avukatı tutup boşanmaya sebeb sayılmaktadır. Taraflar karşılıklı olarak birbirlerine hakaret etmeyi alışkanlık haline getirmişlerse onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma davası koşulları oluşmaz. Onur kırıcı davranışlar kusura dayanan Boşanma avukatı tutup boşanmaya sebebidir.

Onur kırıcı davranış sebebiyle açılan boşanma davalarında boşanmayı gerektiren ve onu kırıcı davranış olarak nitelendirilen eylemin - eylemsizliğin evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davasında olduğu gibi ortak yaşamı çekilmez hale getirip getirmemesi sonucu etkili değildir. Onur kırıcı davranış sebebiyle açılan boşanma davasında ancak usulüne uygun şekilde yapılacak bir ıslah halinde anlaşmalı boşanmaya karar verilebilmesine olanak vardır.

EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI NEDENİYLE BOŞANMA

Evlilik birliği, müşterek hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Mutlak Boşanma avukatı tutup boşanmaya sebeblerinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış olduğu gibi artık böyle bir birlikte yaşamanın taraflardan beklenemeyeceği kural olduğu için sadece Boşanma avukatı tutup boşanmaya sebebine oluşturan maddi olayın gerçekleşmesi ve bu maddi olayın kanıtlanması boşanma kararı verilemesi için yeterli olmaktadır. Eşlerden her biri boşanma davası açabilir, kusura dayanan bir Boşanma avukatı tutup boşanmaya sebebi değildir. Evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davasında Boşanma avukatı tutup boşanmaya sebebi oluşturan davranışlar;

- Duygusal şiddet
- Sosyal şiddet
- Ekonomik şiddet
- Cinsel şiddet
- Görsel şiddet
- Fiziksel şiddet

ANLAŞMALI BOŞANMA

TMK 134/3’ünci maddesinde “evlilik en az bir yıl sürmüşse, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerini serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini nazara alarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur…” Anlaşmalı boşanma için kanun koyucunun gerçekleşmesini istediği koşullar şunlardır;

- Evlilik süresi yeterli olmalıdır.
- Başvurma gerçekleşmelidir.
- Taraflar dinlenmelidir.
- Tarafların iradelerini serbestçe açıkladığını kanaat getirmelidir.
- Kusur araştırması yapılmamalıdır.
- Düzenlemeye yönelik isteklerde bulunulabilir.

Anlaşmalı şekilde boşanmak isteyen karı koca boşanmak üzere birlikte başvurabilirler. Bu durumda tek başvurma harcının alınması yeterli görülmüştür ancak davaların düzenli olarak olarak takip edilebilmesi için boşanma avukatı ile anlaşmanız tavsiye edilmiştir. Eşlerin birlikte başvurmaları zorunlu değildir. Açılmış bir davasının bulunması koşuluyla diğer eş bu davayı davanın herhangi bir safhasında kabul ederek anlaşmalı boşanma gerçekleştirebilir. Eşlerin anlaşmalı boşanmaya esas alınacak düzenlemeyi temyiz aşamasında, karar düzeltme aşamasında dahi sunmaları mümkünüdür. Anlaşmalı boşanma davasında anlaşmanın gerçekleştirilebilmesi için eşlerin iradelerini bizzat açıklamaları gerekmektedir. Aile mahkemesi hem davacıyı hem de davalıyı aynı anda, bizzat dinlemeden anlaşmalı boşanma kararı vermez. Anlaşmalı boşanma davasında tarafların bizzat dinlenmesi kamu düzenine ilişkindir.

Anlaşmalı boşanma davasında boşanma kararı verilebilmesi için hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradeleri serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları, çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim tarafından boşanma kararı verilebilmesi için boşanmanın mali sonuçlarından olan maddi, manevi tazminat konusunda taraflarca kabul edilecek düzenlemenin uygun bulunması şarttır. Maddi ve manevi tazminat konusunda anlaşma gerçekleşmezse evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yönelik tarafların delilleri toplanıp birlikte değerlendirilmesi gerekir. Aile mahkemesi hakiminin boşanma kararı verebilmesi için davacı ve davalıyı çocukların durumu;

- İştirak nafakası - Kişisel ilişki - Velayet

Hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Taraflar çocuklarının durumlarının da ne olacağını hakime açıklamak zorundadır. Davacı ve davalı velayet konusunda anlaşamamışlarsa anlaşmalı boşanmanın koşulları oluşmamıştır. Kesinleşen anlaşmalı boşanma hükmüne dayanan düzenlemenin haklı sebepler varsa iptali de istenebilir. Boşanma düzenlemesinin iptali ancak bir dava ile istenebilir. Anlaşmalı boşanma davasında anlaşmak gerçekleşmez ya da hakimin huzurunda gerçekleşen anlaşmayı eşlerden biri bozarsa davaya çekişmeli boşanma hükümlerine göre devam edilir.

EYLEMLİ AYRILIK SEBEBİYLE BOŞANMA

Eylemli ayrılığa dayalı olarak boşanmaya karar verilebilmesi için gerekli koşullar şunlardır;
- Reddedilmiş bir boşanma davası bulunmalıdır.
- Ret kararının kesinleşmesinden sonra ortak hayat kurulamamış olmalıdır.
- Ret kararının kesinleşmesinden sonra iç yıl geçmiş olmalıdır.

BOŞANMA DAVASININ KONUSU

TMK 167 hükmüyle boşanma davasının konusu şu ayrımlara göre düzenlenmiştir;
- Boşanma davasının yalnız boşanmaya ilişkin açılması
- Boşanma davasının yalnız ayrılığa ilişkin açılması
- Boşanma davasının, evlenmenin sonlanması koşulları varsa sadece evlenmenin iptaline ilişkin açılması ya da evlenmenin iptali olmadığı takdirde boşanmaya ilişkin açılması .

BOŞANMA DAVALARINDA GEÇİCİ ÖNLEMLER

Boşanma veya ayrılık davası açılınca davanın devamı sürecinde gerekli olan ve aile mahkemesi hakimi tarafından alınacak geçici önlemler şunlardır;
- Eşlere ilişkin geçici önlemler
- Çocuklara ilişkin geçici önlemler

EŞLERE İLİŞKİN GEÇİCİ ÖNLEMLER

- Eşlerin barınmasına ilişkin geçici önlemler
- Eşlerin geçimine ilişkin geçici önlemler
- Eşlerin mallarının yönetimine ilişkin geçici önlemler

Hakim bunların dışında gerek gördüğü her türlü geçici önlemi de alabilecektir. Boşanma veya ayrılık davası için geçici nitelikteki tedbir kararları her zaman istenebilir. Tedbir nafakası niteliği itibarıyle her zaman istenebilir. Boşanma veya ayrılık davası üzerine aile mahkemesi hakimi tarafından TMK 169 hükmü gereğince kendiliğinden geçici nitelikteki tedbir kararları alınabilir. Bu tedbir kararlarının tek başına temyizi mümkün değildir.
Hakim boşanma veya ayrılık davasının devamı süresince barınmaya ilişkin aldığı önlemleri gerek gördüğünde;

- Kendiliğinden kaldırabilir.
- Değiştirebilir
- Yerlerine yenilerini koyabilir
Ortak konutun kime ait olduğunu, barınmaya ilişkin alınacak kararda hiçbir önemi yoktur.

Boşanma veya ayrılık davası açılınca barınmaya ilişkin alınabilecek barınma önlemlerinden biri de eşlerden birine ait olan aile konutunun tapu kaydına davanın devamı süresince geçerli olacak şekilde geçici olarak aile konutu şerhi konulmasıdır. Eşlerin birlikte yaşamaya ara vermesi boşanma veya ayrılık davası açılması dışında haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Türk medeni kanunu ile eşler arasında ki kural mal rejiminin “edinilmiş mallara katılma” olduğu belirtilmiştir.

EŞİN GEÇİMİ İÇİN GEÇİCİ ÖNLEMLER

GEÇİCİ TEDBİR NAFAKASI

TMK hükümlerine göre eşlerden birisine eş sıfatı ile verilecek olan nafakalar;
- Tedbir nafakası
- Yoksulluk nafakası
Olarak ayrımlanabilir.

Hakim davanın devamı süresince gerekli olan özellikle eşlerin geçimine ilişkin geçici önlemleri re’sen alır. Boşanma veya ayrılık davası açılmakla koşulları varsa geçici tedbir nafakası verilmesi zorunludur. Bu nafaka belirlenirken kural olarak eşin nafaka yükümlülüğü ortadan kalkmaz. Geçici tedbir nafakası;

- Tutukluluk halinde verilebilir.
- Hükümlülük halinde verilebilir.
- İşsizlik halinde verilebilir
- Askerlik halinde verilebilir.
- Akıl hastalığı halinde verilebilir.
- Ekonomik durumu daha iyi olana verilebilir.

Boşanma veya ayrılık davasında ekonomik güçleri birbirine yakın olan eşlerin birbirine geçici tedbir nafakası verme zorunluluğu yoktur.Bu veya bunun gibi bilgiler için Boşanma avukatı'na danışmanız tavsiye edilir. Ayrıca tarafların kusur durumu da dikkate alınmaz. Yargıtay ‘ın kabul ettiği görüşe göre bir başkası ile yaşayan eşe geçici tedbir nafakası verilemez. Geçici tedbir nafakasına kural olarak boşanma veya ayrılık davasının açıldığı tariften itibaren hükmedilir ve geçici tedbir nafakası boşanma ya da ret hükmünün kesinleştiği tarihe kadar verilir/devam eder.

ÇOCUKLARA İLİŞKİN GEÇİCİ ÖNLEMLER

Çocuğun menfaati ve gelişmesi tehlikeye düştüğü takdirde, ana ve baba duruma çare bulamaz veya buna güçleri yetmezse hakim, çocuğun korunması için uygun önlemleri alır. Bu geçici önlemler şunlardır;
- Çocuğun bir tarafın himayesine bırakılması
- Çocukla geçici kişisel ilişki kurulması
- Çocuğa geçici tedbir nafakası verilmesi
- Çocuk mallarına geçici önlem alınması
- Çocuk kaçırmada önlem alınması
Çocuğa verilebilecek olan nafakalar,
Ergin olan çocuk için; yardım nafakası
Ergin olmayan çocuk için;

1- Tedbir nafakası

- Ayrı yaşam için tedbir nafakası
- Geçici tedbir nafakası
- Birlikte yaşam için tedbir nafakası

2- İştirak nafakası

BOŞANMA KARARININ SONUÇLARI

Boşanma kararının eşlerle ilgili sonuçlarını; boşanmanın eşlerle ilgili kişisel sonuçları ve boşanmanın eşlerle ilgili mali sonuçları olarak ayrımlayabiliriz.

BOŞANMANIN EŞLERLE İLGİLİ KİŞİSEL SONUÇLARI

Boşanma kararı bozucu yenilik doğuran bir karar niteliğindedir. Boşanma kararının kesinleşmesi ile birlikte evlilik birliği sona erer. Evlilik birliğinin sona ermesiyle evlilik birliğinin gereği olan ödevler ve haklar ortadan kalkar. Boşanma halinde kadın, evlenme ile kazandığı kişisel durumunu korur. Bu durum kapsamında;

- Erginlik
- Kayın hısımlığı
- Vatandaşlık
Boşanan eşlerle ilgili olan kişisel sonuçlarına bağlı olarak boşanan kadının yeniden evlenebilmesi için üç yüz gün geçmesi gerekir. Bu süre kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması için gereklidir.

EŞLERİN MALLARININ TASVİYESİ

Boşanma kararının kesinleşme ile birlikte eşlerle ilgili kişisel sonuçlar yanında mali sonuçlarda meydana gelmektedir. Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır.

MADDİ TAZMİNAT

Boşanmaya sebep olan olayları yaratan tarafın gerek maddi ve gerekse manevi olarak ödeyeceği bedeller vardır. Maddi tazminatın maddi koşullarını tazminat isteğinin kusursuz veya daha az kusurlu olması tazminat istenenin kusurlu olması, zarar, nedensellik bağı ve hukuka aykırılık olarak sıralayabiliriz. Mevcut veya beklenen menfaatlerin boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir.

MANEVİ TAZMİNAT

Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. Kusurlu taraftan uygun bir manevi tazminat isteyen ve boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf eşit kusurlu ise kendisine manevi tazminat verilemez.

YOKSULLUK NAFAKASI

Eşlerden birisine eş sıfatı ile verilecek olan nafakalar tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası olarak ayrımlanabilir. Yoksulluk nafakasının felsefesi şu varsayımlara dayanmaktadır;
- Boşanan eşlerin birbirine tam olarak yabancı sayılamayacağı
- Beklenen çıkarların aniden kaybedilmesi
- İddet müddeti
- Ahlaki yardım gerekleri

Nafaka alacaklısı ağır kusurlu olmayan eş olabilir. Ağır kusurlu taraf yoksulluk nafakası alamaz. Eşit kusurlu taraf ise yoksulluk nafakası olabilir. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Bu gibi durumlarda boşanma avukatı'na danışmanız tavsiye edilir. Yoksulluk nafakası isteyenin gelirinin yetersiz olması onun yoksul sayılmasına yeterlidir. Evliliğin Boşanma avukatı tutup boşanmaya sebeb olan sona ermesinden doğan dava haklarından biri olan yoksulluk nafakası isteme hakkı boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zaman aşımına uğrar.

İŞTİRAK NAFAKASI

Eşler evliliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdür. Anne ve baba çocuklarının bakımı, gözetimi, korunmaları ve eğitilmeleriyle yükümlüdür. Velayet hakkına sahip olmayan ana yada babanın çocuğun bakımı ve eğitimi dolayısıyla yapılan giderlere katkı olarak verdiği nafakaya iştirak nafakası denilmektedir. Önemle belirtmek gerekir ki boşanma kararının kesinleşmesi tarihine kadar verilen çocuk için verilen nafakaya tedbir nafakası, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra çocuk için verilen nafakaya iştirak nafakası denir. İştirak nafakası ile çocuğun;

- Yiyecek giderleri
- Giyecek giderleri
- Barınma giderleri
- Sağlık giderleri
- Dinlenme giderleri
- Eğitim, öğretim giderleri
- Harçlık giderleri
- Ulaşım giderleri
Karşılanır.

İştirak nafakası verilemesinde isteğe ilişkin ilkelerden ilki iştirak nafakası verilmesinde istek aşılabilmelidir ilkesidir. Yargıtay istek aşılarak iştirak nafakasına hükmedilemeyeceği görüşündedir. İştirak nafakası verilmesinde isteğe ilişkin Yargıtay’ın uyguladığı ilkelerden diğeri iştirak nafakası istenilmediği açıklanmamışsa verilmemelidir ilkesidir. İştirak nafakası her zaman istenebilir. Çocuk erginliğe ulaşınca iştirak nafakası ayrıca bir mahkeme kararına gerek olmaksızın kendiliğinden kalkar.

YABANCI UNSURLU BOŞANMA DAVALARI

Hakim, Türk kanunlar ihtilafı kurallarını ve bu kurallara göre yetkili olan yabancı hukuku re’sen uygular. Hakim yetkili yabancı hukukun muhtevasının tespitinde tarafların yardımını isteyebilir. Yabancı hukukun olaya ilişkin hükümlerinin tüm araştırmalara rağmen tespit edilememesi halinde, Türk hukuku uygulanır. Türk mahkemelerinin milletler arası yetkisini iç hukukun yer itibarıyle yetki kuralları tayin eder. Hem davacı hem de davalı yabancı ise boşanma ve ayrılık sebepleri ve hükümleri eşlerin ortak ulusal hukukuna tabidir.

Boşanmış eşler arasında ki nafaka talepleri hakkında 5718 sayılı kanun madde 14 birinci fıkra hükmü uygulanır. Bu hüküm ayrılık ve evlenmenin butlanı halinde de geçerlidir. Velayet ve velayete ilişkin sorunlar bu hükme göre belirlenir. Geçici tedbir taleplerini Türk hukuku uygulanır. Evlilik malları hakkında eşler evlenme anında mutat mesken veya milli hukuklarından birini açık olarak seçebilirler; böyle bir seçimin yapılmamış olması halinde evlilik malları hakkında eşlerin evlenme anında ki müşterek milli hukuku, bulunmaması halinde evlenme anında ki müşterek mutat mesken hukuku, bununda bulunmaması halinde Türk hukuku uygulanır. Malların tavsiyesinde, taşınmazlar için bulundukları ülke hukuku uygulanır. Daha da detaylı bilgi için boşanma avukatı ile konuşmanız önerilir. Nafaka talepleri nafaka alacaklısını mutat meskeni hukukuna tabidir. Doğumla Türk vatandaşı olup da vatandaşlıktan çıkma izni alanlar Türkiye Cumhuriyeti’nin milli güvenliğine ve kamu düzenine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla Türk vatandaşlarına tanınan haklardan yararlanmaya devam edeceklerinden boşanma davalarında yabancılık unsurundan söz edilemez. Türkiye’de mülteci olarak bulunan eşlere uygulanacak hukuk 5718 sayılı kanun hükümlerine göre tespit edilecektir.

TANIMA VE TENFİZ HAKKINDA GENEL BİLGİLER

TANIMA VE TENFİZ DAVASI

Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları hakkında yabancı mahkemeler tarafından verilen boşanma kararlarının Türkiye'de geçerli ve uygulanabilir olması için tanıma ve tenfiz davasının açılması gerekir. Tanıma, yabancı bir mahkeme tarafından verilen bir hükmün Türkiye'de geçerli olması için onaylanması anlamına gelir. Bu tanımanın hukuki sonuçları yabancı mahkemenin tabi olduğu kanunlara göre belirlenecektir. Bu tür davalar, olağan medeni usul hukukuna tabidir. Dilekçe sahibi Türkiye'de ikamet etmiyorsa, mahkemeye yasal teminat yatırması gerekir. Söz konusu yasal teminatın miktarı, hakimin takdirine bağlı olarak kararlaştırılacaktır. Türkiye ve diğer ülke, bu tür bir yasal garanti için muafiyet sağlayan mütekabiliyet anlaşması imzalamışsa, mahkeme böyle bir yasal garanti talep etmeyecektir.

Bu tür davalar için yetki davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesidir. Davalı Türkiye'de ikamet etmiyorsa, davalının Türkiye'de ikamet ettiği yer mahkemesi yetkilidir. Bu tür davalar da görevli mahkeme Aile mahkemesidir.